Birtakım tarihi gelişim
aşamalarından geçip oluşumlarını tamamladığı varsayımına dayalı olarak,uçları
yeni içtihatlara büyük ölçüde kapalı kabul edilen mezhep görüşlerinden nasıl
yararlanılacağı,bunların yaşanan hayatta olaylara nasıl uygulanacağı ile ilgili
birtakım usûl ve yöntemler üzerinde durmaya çalışacağız.
Bu konu “fetvâ usûlü” adı verilen ve fıkhın
hem usûlü hem de fürû’ ile yakın bağlantısı bulunmasıyla birlikte muhteva ve
gelenek itibariyle fıkhın özel bir alanını oluşturur.Fetvâ usûlü sisteminin
temelinde taklit esaslı fetvâ anlayışı ve racih görüşle fetvâ vermenin
gerekliliği yer alır.Bu anlayışı savunanlara göre racih görüş dışında fetvâ
vermek hevaya tabi olmaktır.Öyleyse aynı meselede birçok farklı görüşün yer
aldığı mezheplerin birikimlerinin çeşitli açılardan tasnif edilip belirli
kıstaslara göre bir değerlendirmeye tabi tutulmaları gerekir.Peki bu tasnif ve
değerlendirmeyi yapmaya kimler ehildir ? Kısaca değinelim.
1.Fakîhler
Hiyerarşisi
İbn Kemal ,Hanefî fakîhleri için şeriatte
,mehzepte, mesâilde müçtehittirler tahriç,tercih,temyiz ashâbı ve sırf
mukallitler olmak üzere yedi tabakaya ayırmış ibn Âbidin ise ilk üç tabakayı
“müçtehid fakîhler” diğerlerini ise “ mukallid fakîhler” olarak
değerlendirmiştir.Hanefî kaynaklarında müçtehid denildiğinde ilk üç tabakaya
giren fakîhler kastedilir.
2.Görüşler
Hiyerarşisi
Bu görüşleri açık ve kesin sınırlarla
ayırmak kolay olmasa da kendi içinde farklı işleyişe sahip üç gruba
ayırabiliriz.
a)Kaynağı
açısından görüşler hiyerarşisi
İbn Âbidin müteahhir müelliflere ait bir
kitaba müracat ederek fetvâ veren bir çok müftünün fetvâsına güvenilemeyeceğine
hatalı görüşleri bulunduğunu açıklamıştır.
Mezhep literatüründeki
görüşler kaynağı açısından ise 3 gruba ayrılarak değerlendirimiştir.
Usûl
meseleleri :Usûl meselelerinin yer aldığı eserler Hanefî
mezhebinin en güvenilir kaynakları olup
Ebû Hanife,Ebû Yusuf ve Muhammed’den rivayet edilip Muhammed’in meşhur altı
kitabında yer alan görüşlerdir.Zahiru’r Rivaye görüşlerinin bulunduğu altı eser
şunlardır : El Mebsut,ez Ziyâdet,el-Câmi’u’ Sağir,el Câmi’u’l Kebir ,Es
Siyerü’l Kebir.
Nevâdir
meseleleri : Bunlar ise mezhep ashabından rivayet
edilen ancak Zahirû’r Rivaye kitaplarında yer almayan meselelerdir.
Vakıat
ve fetavalar: Bunlar ise mezhep müctehidlerinin
kendilerine arzedilen ve mezhep sahiplerinden bir rivayetin bulunmadığı
konularda çıkardıkları meselelerdir.Bu fetevaları toplayıp günümüze ulaştıran
ilk eser Ebû’l Leys Semerkandi’nin Kitabu’n Nevazil adlı eseridir.
b)Sahibi
Açısından Görüşler Hiyerarşisi
Racih görüşü tespit ederken görüşlerin kime
ait olduğu önemlidir.Mezhep imamlarının ihtilaf etmesi durumunda takip edilen
hiyerarşi şöyle olur.
1.Farklı
görüşler nakledilmiş ve bir görüş mevcut
değil ise şu sıra takip edilir.Önce Ebû Hanife’nin daha sonra Ebû
Yusuf,Muhammed,Züfer,Hasan b Ziyad
2.Sahibeyndekiler
Ebû Hanife ile başka görüşü paylaşan
diye ayrıldıysa Ebû Hanife’nin görüşü tercih edilir.
3.Ebû
Hanife’nin görüşü ile Sahibeyn farklı
bir tarafta olursa meşayihin bunlardan birini tercih ettiğine dair bilgi yoksa ya Ebû Hanife’nin görüşü tercih edilir ya da
müftü müctehid ise dellilere bakıp
uygunu seçer Mukallit müftü ise Ebû Hanife’yi tercih eder.
4.Meşayih
, imamın delilinin zayıf olması v.b nedenlerle karşı görüşü tercih
edelir.Nitekim Meşayih 17 meselede Züfer’in görüşünü tercih ettiği bilinir.
5.
Mezhep imamlarından rivayet olmayan bir meselede mütahhir meşayih ittifakla fetvâ
verebilir.
6.Meşayihin
ihtilafında çoğunluğun görüşü ele alınır.
Bir
Müctehidin Aynı Meselede İki Ayrı Görüşünün Bulunması
Şâfilerin aksine Hanefî Usûlcüler bir
meselede bir müçtehidin aynı kuvvetle iki ayrı görüşünün olmasını kabul
etmezler.Beliği’ye göre ihtilaf işitmede hata,görüşten rücû, müçtehidin biri
kıyasa diğeri istihsana dayalı iki görüşü olması,müctehid meseleye hüküm ve
ihtiyat yollu iki ayrı cevap vermiş olabilir demiştir.İbn Âbidin ise müçtehidin
görüşünü hiç kabul etmemek veya birisine nispeti kabul etmeyi uygun görmez her
iki görüşü de ona nispet etmekten başka çare yoktur der.Hanefî kaynaklarında
sıkça geçen imam’dan iki rivayet/görüş vardır ifadeleri bu durumu
anlatmaktadır.Bu durumda müctehid görüşün birini tercih ettiyse ona nispet edilir.Tercihde
bulunmadıysa sonra olan görüşü alınır.Sonra olan bilinmiyorsa destekleyen bir
nakil mevcutsa O görüş sahih hükmedilir.Mezhepte müctehid derecesinde bir alim
ise tercih ettirici unsurları bulamazsa kalbinin şehadetine göre amel eder.
Mezhep
İçindeki Diğer Görüşlerin Ebû Hanife’ye Nispeti
Hanefî mezhebinde birlik ve bütünlüğü
korumak ve Ebû Hanife’nin otoritesini pekiştirmek amacıyla öğrencilerinin ve
tahriçle elde edilen görüşler Ebû
Hanife’ye nispet edilir..İbn Âbidin bu konuda şöyle der :Müctehid bir
görüşünden rücu ettiğinde bu görüş artık onun görüşü olarak kalmaz daha önce
öğrencilerinin Ebû Hanife’ye muhalif ortaya koyduğu görüşler onun değil öğrencilerinin mezhebi
olur.Hem Ebû Hanife’ye muhalif görüşü tercih edip hem de Hanefî nasıl olunur.?
Bunu mümkün gören İbn Âbidin’in
ortaya koyduğu gerekçeleri şunlardır:
1.Mezhepteki
görüşlerin tamamının Ebû Hanife’ye ait olması muhtemeldir..Çünkü öğrencilerinin
“İmam’a muhalefet ettiğimiz görüşlerimizin hepsi onun görüşlerinden
biridir.”dedikleriyle ilgili nakiller vardır.
2.Ebû
Hanife öğrencilerine delil doğrultusunda görüş bildirmeye izin vermiştir.”Hadis
Sahih olduğunda benim mezhebim olur”demiştir.
3.Ebû
Hanife’nin ashabı ve sonra gelen meşayih görüşlerini onun tesis ettiği usûl ve
kaideler üzerine kurmuşlardır.Bununla birlikte görüşleri Ebû Hanife’ye nispet
ederken “Ebû Hanife şöyle dedi” demek yerine “Ebû Hanife’nin mezhebinin gereği
şudur”demek daha uygundur.
c)
Konusu Açısından Görüşler Hiyerarşisi
Konusu açısından görüşler hiyerarşisinişu
maddelerle özetleyebiliriz.
1.Bazı
istisnalar dışında “ibadet” konularında
Ebû Hanife’nin görüşü tercih edilir.
2.Bu
alandaki tecrübesi sebebiyle kaza ile ilgili konularda Ebû Yusuf’un görüşleri
tercih edilir.
3.Zevi’l
erham meselelerinde fetvâ Muhammed’in görüşüne göre verilir.
4.İstisnalar
dışında istihsan yoluyla elde edilen görüşler kıyasla elde edilenlere tercih
edilir.
5.İki
görüşten biri Müslüman’ı küfre düşürmekten kurtarıyorsa,zayıf bile olsa bu
görüş tercih edilir.
6.İki
görüşten,vakıf için daha faydalı olanı tercih edilir.
Görüşlerin
Tashihi ve Tashihler Arasında Tercih
Tashih ,mezhep birikiminin nitelenmesi
anlamına gelmektedir.Fetvâya esas olarak bir görüşün tercih edilmesi zımnen o
görüşün tashihi anlamına gelmektedir.Tashihi dolaylı ve açık tashih olarak iki kısımda inceleyebiliriz.
Dolaylı
Tashih halleri :
1.Zahir
rivayet varken aksi tercih edilemez,
2.Bir
müctehidden iki rivayet gelirse delilin desteklediği tercih edilir.
3.Müctehidin
rücu ettiği görüş bırakılır,vardığı
diğer görüş alınır.
4.Bir
eserde iki görüş zikredilip yalnız birisi delillendirilirse bu görüş tercih
edilir.
5.Bir
yerde üç görüş zikredilirse ya birinci,ya üçüncü görüş tercihe değer olup
ortadaki tercih edilmez.
Açık
Tashih halleri:
Üstünlük bildiren birtakım lafızlar
kullanarak görüşlerin değerlendirilmesi demektir.Şu halde racih görüşün tespiti
için tashihlerde şuna dikkat etmelidir :
1.Tashih
edilen rivayetlerden her biri aynı lafızlardaysa müftü duruma göre birini
seçmede serbesttir.
2.Görüşlerden
biri “fetvâ”lafzıyla ,diğeri başka bir lafızla tashih edilmişse fetvâ lafzıyla
tashih edilen görüş kabul edilir.
3.Her
iki görüşte de “fetvâ” lafzı varsa”bihi yüfta” ,”aleyhi’l-fetvâ” gibi lafızlarla tahsis edilen tercih edilir.
4.Tashih
edilen ve ayrı kitaplarda yer alan görüşlerden birisi “es-sahih” diğeri
“el-sahh” lafzıyla tashih edilmişse,”el-sahh” lafzıyla tahsis edilen tercih
edilir.
5.Tashih
edilen görüşlerden birisi metinlerde ,diğeri başka yerde bulunuyorsa
metinlerdeki görüş tercih edilir.
6.Görüşlerden
biri Ebû Hanife’ye diğeri öğrencilerinden birine ait ise Ebû Hanife’nin görüşü
tercih edilir.
7.Tashih
edilen görüşlerden birisi zahiru’r-rivaye ise diğerine tercih edilir.
8.İki
görüşten birisi meşayihin çoğunluğuna ait bir görüş ise bu tercih edilir
9.Kıyas
ve istihsana dayanan iki görüşten istisna dışında istihsana dayalı olan tercih
edilir.
10.İki
görüşten vakıf için daha faydalı olanı,delili daha açık ve net olanı,zamanın
örfüne şartlarına daha uygun olanı kabul edilir.
Sonuç olarak Hanefî mezhebinde Ebû
Hanife’nin tartışmasız bir yeri ve otoritesi vardır.Mezhebe adını veren ve
yönünü belirleyen odur.Hanefî mezhebi ise elbette Ebû Hanife’den çok daha fazla
şey ifade eder.Merkezinde racih görüşle amel mantığının yattığı bu anlayış
kendi içinde tutarlıdır.Bir mezhebe bağlı olup öyle düşünme ve yaşama biçiminin
giderek gevşemeye başladığı son dönemlerde bir çok insanın dini yaşantısını
belirli bir mezhebe göre düzenlediği bir gerçektir.Bu açıdan bakıldığında
bahsettiğimiz bu ilkelerin bu gün dahi
güncelliğinden ve geçerliliğinden bir şey kaybetmediğini görüyoruzYard.Doç.Dr H.Mehmet GÜNAY
0 yorum:
Yorum Gönder